3 Mart 2025 Pazartesi

Prostat Kanseri-Kısırlık-Kronik Prostatitde Umut-Yılmaz Parlar

   Prostat Kanseri-Kısırlık-Kronik Prostatitde Umut

Üroloji Hastalara Umut, Prof. Dr. Tolga Akman ve Op. Dr. Zafer Oyman

Bahçelievler Medicana Hastanesi ve Üroloji Bölümü’nün Yıldızı Prof. Dr. Tolga Akman ve Op. Dr. Zafer Oyman, Hastalara Umut Olan Hekimler



Sağlık sektöründe kalite ve yenilikçilik anlayışıyla alanında öncü kurumlardan biri olan, hasta memnuniyeti ve uzman kadrosuyla adından sıkça söz ettiren İstanbul’un kalbinde, Bahçelievler Medicana Hastanesi, üstün hizmet anlayışı ve teknolojik donanımıyla hastalarına umut ışığı oluyor.



Sunduğu hizmetlerle dikkat çeken hastane, özellikle Üroloji Bölümü’nde liderliği üstlenen Prof. Dr. Tolga Akman gibi alanında yetkin ismi bünyesinde barındırıyor.

Mesleğinde çığır açan uygulamaları ve hasta odaklı yaklaşımıyla tıbbın geleceğine yön veren Prof. Dr. Tolga Akman, hastalarına şifa dağıtmaya devam ediyor.

Üroloji Bölümü’nde Bir Değer, Prof. Dr. Tolga Akman

Bahçelievler Medicana Hastanesi’nin üroloji bölümü, Prof. Dr. Tolga Akman’ın liderliğinde adeta bir başarı hikayesi yazıyor.

Alanında yılların deneyimine sahip olan Prof. Dr. Akman, hem meslektaşları hem de hastaları tarafından büyük bir saygı ve hayranlıkla anılıyor.

Prof. Dr. Tolga Akman, ürolojinin zorlu ve karmaşık vakalarında gösterdiği başarılar ve hastalarına olan şefkatli yaklaşımıyla dikkat çekiyor.

Dr. Akman, Özellikle Lazer Operasyonları, minimal invaziv cerrahi tekniklerden robotik destekli operasyonlara kadar pek çok modern yöntemi başarıyla uygulayarak, ürolojik hastalıkların tedavisinde fark yaratıyor. Ürolojinin zorlu ve karmaşık vakalarında gösterdiği başarılar özellikle prostat kanseri, böbrek taşı tedavisi alanlarıda çok aranan bir hekim.

Alanında edindiği engin bilgi birikimi ve deneyimiyle Modern tıbbın tüm imkanlarını kullanarak hastalarına en ileri tedavi yöntemlerini sunuyor.

Hastaların Gözünden Prof. Dr. Tolga Akman

Prof. Dr. Tolga Akman’ın hastaları, onun sadece bir hekim değil, aynı zamanda bir dost ve danışman olduğunu söylüyor.

Tedavi sürecinde hastalarını bilgilendiren, onlara moral veren ve her adımda yanlarında olan Akman, bu özellikleriyle hasta-hekim ilişkisinin nasıl olması gerektiğini adeta gözler önüne seriyor.

Bir hasta, “Prof. Dr. Tolga Akman, sadece tıbbi bilgisiyle değil, insanlığı ve samimiyetiyle de beni etkiledi. Kendisine ne kadar teşekkür etsem az” diyerek duygularını ifade ediyor.

Sağlıkta Mükemmellik

Bahçelievler Medicana Hastanesi ve üroloji bölümünün değerli ismi Prof. Dr. Tolga Akman, sağlık alanında mükemmelliğin nasıl olması gerektiğini gösteriyor.

Hem tıbbi başarıları hem de insani yaklaşımıyla hastaların gönlünde taht kuran Akman, Medicana’nın başarı hikayesine büyük katkı sağlıyor.

Ürolojide Devrim, Prof. Dr. Tolga Akman

Üroloji Bölümü’nün başında bulunan Prof. Dr. Tolga Akman,

Hastalarına olan yaklaşımındaki samimiyet ve titizlik, onun mesleki başarısının temelini oluşturuyor.

Prof. Dr. Tolga Akman “Her hastanın hikayesi ve tedavi süreci bizim için özel. Teknolojiyi en etkin şekilde kullanarak, her zaman en doğru ve insancıl yaklaşımla hizmet veriyoruz.”

Geleceğe Yönelik Vizyon

Medicana Hastanesi ve Prof. Dr. Tolga Akman, sağlık alanında geleceğe yönelik yenilikçi adımlarıyla, hem ulusal hem de uluslararası arenada adından söz ettiriyor. Sürekli geliştirilen tedavi yöntemleri ve araştırmalar, hastaların daha sağlıklı bir yaşam sürmeleri için yeni kapılar aralıyor.

Bu vizyon, hastaneyi ve özellikle Üroloji Bölümü’nü, medikal dünyanın parlayan yıldızlarından biri haline getiriyor.



Ürolojide Emeği Geçen Yıldız, Op. Dr. Zafer Oyman

Medicana Bahçelievler, Hastanesi Üroloji Bölümünde, yine alanında yılların deneyimi, modern tedavi yöntemlerine olan hakimiyeti ve hastalarına sunduğu şefkatli yaklaşımıyla Op.  Dr. Zafer Oyman, tıp camiasının ve hasta topluluklarının gönlünde yer almış bir hekim.

Erkek sağlığı, infertilite (Kısırlık) Kronik prostatit gibi alanlarda uzmanlaşan Op. Dr. Oyman, modern tıbbın tüm imkanlarını kullanarak hastalarına en iyi tedaviyi sunuyor. Yurt içi Yurt dışı çok sayıda hasta kapısını çalıyor.

Mesleğine olan bağlılığı ve özverisi, hastalarının hayatlarında fark yaratan önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.

Tedavi sürecinin her aşamasında hastalarına güven ve huzur veren bir ortam yaratıyor. Bu sayede, en zorlu sağlık sorunlarında bile hastalar, yanında güvendikleri bir uzmana sahip olduklarını bilmenin rahatlığıyla tedavi oluyorlar.

Çalışma prensipleri, hasta memnuniyetine verdiği önem ve teknolojiyi etkin kullanma yeteneği, sağlık dünyasında ilham verici bir rol model oluşturuyor.

Op. Dr. Zafer Oyman, emeği geçen bir üroloji uzmanı olarak, mesleki titizliği, teknolojik yeniliklere olan adaptasyonu ve hasta odaklı yaklaşımıyla sağlık alanında fark yaratmaya devam ediyor.

Onun gösterdiği üstün performans ve özveri, hem hastalar hem de tıp camiası tarafından takdirle karşılanıyor.

Medicana Bahçelievler, Sağlıkta Mükemmelliğin Adresi

Sağlık sektöründe hasta odaklı yaklaşımı ve ileri teknoloji altyapısıyla fark yaratan Medicana Bahçelievler Hastanesi, sunduğu hizmetlerle modern tıbbın en parlak örneklerinden biri olmayı sürdürüyor. Yalnızca teknolojik donanımıyla değil, aynı zamanda hasta memnuniyetine verdiği önemle de öne çıkan hastane, her aşamada hastalarına destek sağlayarak güvenli ve konforlu bir tedavi süreci sunuyor.



Hasta Odaklı Yaklaşım, Medicana’nın İmzası

Medicana Hastaneleri, sağlık hizmetinde mükemmeliyeti hedefleyen anlayışıyla Türkiye’nin dört bir yanında hastalarına en iyi tedavi imkanlarını sunuyor.

Bahçelievler şubesi, bu anlayışın en güçlü temsilcilerinden biri olarak üroloji, kardiyoloji, ortopedi, Acil Servis, Ağız ve Diş Sağlığı, Alerji ve İmmünoloji, Anestezi ve Reanimasyon, Beslenme ve Diyet, Beyin ve Sinir Cerrahisi, Biyokimya Laboratuvarı, Böbrek Nakli, Check-up, Çocuk Alerjisi, Çocuk Cerrahisi, Çocuk Endokrinolojisi, Çocuk Kardiyolojisi, Çocuk Nefrolojisi, Çocuk Romatolojisi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Dermatoloji, El Cerrahisi ve Mikro Cerrahi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Enfeksiyon Hastalıkları, Evde Sağlık (Bakım) Hizmetleri, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Gastroenteroloji, Genel Cerrahi, Girişimsel Radyoloji, Göğüs Cerrahisi, Göğüs Hastalıkları, Göz Hastalıkları, Hematoloji, İç Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Kalp Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi, Kalp ve Damar Cerrahisi, Kemik İliği Nakli, Kulak Burun Boğaz, Medikal Onkoloji, Nefroloji gibi kritik alanlarda uzmanlaşmış hekim kadrosuyla dikkat çekiyor.

Teknoloji ve Konforun Buluştuğu Nokta

Hastanenin en son teknolojiye sahip tıbbi ekipmanları, uluslararası standartlarda tasarlanmış ameliyathaneleri ve sürekli güncellenen tedavi protokolleri, sağlık hizmetlerinde Medicana’yı sektörün öncülerinden biri haline getiriyor. Randevu sisteminden tedavi sonrası takiplere kadar hastaların yanında olan Medicana, sunduğu konforlu ortamla da sağlık hizmetinde yeni bir standart belirliyor.

Bu başarı öyküsü, yalnızca İstanbul’da değil, Türkiye genelinde sağlık standartlarının yükseltilmesine ilham veriyor. Medicana Bahçelievler, hasta memnuniyetini esas alan hizmet anlayışıyla sağlıkta güvenin adresi olmaya devam ediyor.

yilmazparlar@yahoo.com

 

  İstanbul Ticaret Odası (İTO) Aylık Meclis Toplantısı, Başkan Şekib Avdagiç’ten Deprem, Küresel Ekonomi ve İş Dünyasına Mesajlar

Deprem Gerçeği ve İstanbul’un Geleceği

Gazze’deki İnsanlık Dramı ve Türkiye’nin Duruşu

Küresel Ekonomi ve Türkiye’nin Konumu

İş Dünyasında Dönüşüm ve Stratejik Planlama

 Deprem Gerçeği ve İstanbul’un Geleceği

İstanbul Ticaret Odası (İTO), 13 Şubat 2025 Perşembe günü aylık meclis toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri olan deprem gerçeğine dikkat çekerek, “Umarım bir daha önlenebilir can kayıpları yaşanmaz ve aileler çaresizlik içinde kalmaz” ifadelerini kullandı.



Avdagiç, özellikle İstanbul’un deprem riskine karşı ciddi önlemler alınması gerektiğini vurgulayarak, “İstanbul’un süresi dolmuş binalarını hızla yenilemek zorundayız. Bu sadece hükümetin değil, belediyelerin, iş dünyasının ve tüm vatandaşların ortak sorumluluğudur” dedi.



Türkiye'nin geçmişte yaşadığı büyük depremlere atıfta bulunan Avdagiç, 1999 Gölcük Depremi ve 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri gibi felaketlerin, yapı stokunun yenilenmesi gerektiğini bir kez daha gösterdiğini belirtti.



Gazze’deki İnsanlık Dramı ve Türkiye’nin Duruşu

İTO Başkanı, Gazze’de yaşanan insani krize de değinerek, “Bugün, 61 bin Filistinli şehit edildi ve yüz binlerce insan yaralandı. Uluslararası toplum, bu insanlık dramına seyirci kalmamalıdır” dedi.

Özellikle Batılı ülkelerin İsrail’e olan desteğinin bölgede barışı değil, yeni savaşları doğurduğunu söyleyen Avdagiç, Türkiye’nin her zaman Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğini ifade etti.



Küresel Ekonomi ve Türkiye’nin Konumu

Avdagiç, küresel ekonomide yaşanan değişimlere dikkat çekerek, özellikle Çin’in yükselişi, tedarik zincirlerindeki krizler ve dünya ekonomisindeki dönüşümler üzerine önemli mesajlar verdi.

“2008 küresel mali krizi sonrası dünya ekonomisi ciddi bir değişim sürecine girdi. Küreselleşme yerini ekonomik milliyetçiliğe bırakıyor. Batı, Çin’i artık sadece ekonomik bir rakip olarak değil, stratejik bir tehdit olarak da görüyor” diyen Avdagiç, Türkiye’nin bu süreçte kendini doğru konumlandırması gerektiğini belirtti.

Tedarik zinciri krizlerinin ve jeopolitik gerilimlerin dünya ekonomisini şekillendirdiğini vurgulayan Avdagiç, Türkiye’nin bu yeni ekonomik düzende fırsatları değerlendirmesi gerektiğini ifade etti.

İş Dünyasında Dönüşüm ve Stratejik Planlama

İş dünyasının geleceğine dair değerlendirmelerde bulunan Avdagiç, İstanbul iş dünyasının küresel trendleri takip etmesi gerektiğini söyledi. “Türkiye’nin üretim kapasitesini artırması, dijital dönüşüme ayak uydurması ve sürdürülebilir büyümeye odaklanması büyük önem taşıyor” dedi.

Avdagiç, iş dünyasının sorumluluklarını hatırlatarak, “İstanbul Ticaret Odası olarak, geçmişte olduğu gibi gelecekte de Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına katkı sağlamaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.



Ekonomik ve Sektörel Değerlendirmeler

Başkan Şekip Avdagiç, Türkiye ekonomisinin mevcut durumu, iş dünyasının karşılaştığı zorluklar ve çözüm önerileri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında, enflasyon, finansmana erişim, döviz kuru istikrarı ve ihracat odaklı büyüme gibi kritik başlıklara değinen Avdagiç, iş dünyasına yönelik mesajlar verdi.

Finansmana Erişim ve Enflasyonla Mücadele Avdagiç, iş dünyasının en büyük sorunlarından biri olan finansmana erişimin kolaylaştırılması gerektiğini vurguladı. Kredi mekanizmalarının daha etkin çalışmasının piyasa güvenini artıracağını belirten Avdagiç, "Enflasyonla mücadelede kararlıyız ancak reel sektörün sürdürülebilir bir büyüme yakalayabilmesi için uygun maliyetli kredi imkanlarının artırılması büyük önem taşıyor" dedi.



Döviz Kuru ve İhracat

Döviz kuru istikrarının ithalat ve ihracat dengesi açısından hayati olduğunu söyleyen Avdagiç, "Kur dalgalanmaları sanayicimizi ve ihracatçımızı doğrudan etkiliyor. Rekabet gücümüzü koruyabilmek için öngörülebilir bir finansal ortamın sağlanması şarttır" ifadelerini kullandı. Avdagiç, ihracatı artırmak için yeni pazar arayışlarının hızlanması gerektiğini belirtti ve iş dünyasına yönelik teşviklerin önemine dikkat çekti.

Dijitalleşme ve Yeşil Dönüşüm

Sanayide dijitalleşme ve yeşil dönüşüm konularına da değinen Avdagiç, "Firmalarımızın küresel rekabet gücünü artırmak için dijitalleşmeye daha fazla yatırım yapması gerekiyor. Ayrıca, yeşil ekonomi ve sürdürülebilir üretim anlayışı artık bir zorunluluk haline gelmiştir" dedi. Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın iş dünyası üzerindeki etkilerini değerlendiren Avdagiç, Türkiye'nin bu süreçte etkin rol alması gerektiğini vurguladı.

İş Dünyasına Çağrı

Avdagiç, iş dünyasına birlik ve dayanışma çağrısı yaparak, "Türkiye’nin ekonomik gücünü artırmak için hep birlikte çalışmalıyız. İş insanlarımızın üretmeye, ihracata ve istihdama katkı sağlamaya devam etmesi en büyük önceliğimizdir" şeklinde konuştu.

Toplantının ardından İTO üyeleri, sektörel bazda yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini dile getirerek görüş alışverişinde bulundu. Meclis toplantısı, İstanbul iş dünyasının geleceğine dair önemli mesajlarla tamamlandı.



Dr. Erhan Erken’den Adalet ve Ekonomi Üzerine Önemli Mesajlar

Toplantıda İTO Meclis Başkanı Dr. Erhan Erken, ekonomi, adalet ve toplumsal denge üzerine önemli mesajlar verdi. Konuşmasında Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig eserine atıfta bulunan Erken, adalet ve devlet yönetimiyle ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Adaletin Devamlılığı ve Devlet Yönetimi

Dr. Erhan Erken, Kutadgu Bilig’in dört temel şahsiyeti üzerinden adaletin devlet yönetimindeki önemine vurgu yaptı.

Hükümdar Gündoğdu’nun adaleti, Aytoldı vezirin saadeti devleti, vezirin oğlu Ögdülmüş’ün anlayışı, aklı ve vezirin kardeşi Odgurmuş’un akıbeti temsil ettiğini belirtti. Kanunun bozulması durumunda toplumsal düzenin sarsılacağını ifade eden Erken, adalete dayalı yönetimin uzun ömürlü olacağını vurguladı.

Ekonomik Denge ve Toplumun Refahı

Konuşmasında ekonomik düzen ve halkın refahına da değinen Erken, halkın üç farklı kesimden oluştuğunu belirterek, alimlerin, yöneticilerin ve halkın dengeli bir şekilde korunması gerektiğini söyledi. Orta sınıfın ekonomik yükünün artırılmaması gerektiğini, aksi takdirde toplumsal çöküşlerin yaşanabileceğini ifade etti. Ayrıca, adil kanunların uygulanması ve enflasyonun kontrol altına alınmasının önemine dikkat çekti.

Doğal Afetler ve İstanbul’un Güvenliği

Son dönemlerde yaşanan yangın felaketlerine ve depreme de değinen Erken, 6 Şubat depreminin etkilerinin hala sürdüğünü belirtti. İstanbul’un güvenliği konusunda hassas olunması gerektiğini vurgulayan Erken, iş yerlerinin ve konutların depreme dayanıklılığının artırılmasının zorunlu olduğunu ifade etti. Ayrıca, deprem bölgelerinde yürütülen konut inşa çalışmalarının hızla devam ettiğini dile getirdi.



Kandil ve Manevi Değerler Üzerine Mesajlar

Regaip Kandili’ni kutlayan Erken, kandilin manevi aydınlanma ve dayanışma açısından önemine dikkat çekti. Hazreti Peygamber’in hayatından örnekler vererek, kandilin insanları birlik ve beraberliğe yönlendiren önemli bir zaman dilimi olduğunu belirtti.

uluslararası gelişmeler ve bölgesel güvenlik konularına da değinen Erken, Türkiye’nin istikrarı ve geleceği için birlik içinde hareket edilmesi gerektiğini vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.

yilmazparlar@yahoo.com

  Eriş Gıda’da Gastronomi Zirvesi

Yerli Noodle’ın Küresel Yolculuğu

GTD Üyeleri ve Gazetecilerden Eriş Un Fabrikasına Ziyaret

Türkiye’nin gastronomi turizmi alanındaki en önemli organizasyonlarından biri olan Gastronomi Turizmi Derneği (GTD), üyeleriyle birlikte Eriş Gıda’nın Çorlu’daki üretim tesislerine 12 Şubat 2025 Çarşamba günü konuk oldu.



Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) üyeleri, aynı zamanda GTD üyesi olan Eriş Gıda’nın Çorlu’daki fabrikasını gazetecilerle birlikte ziyaret etti. Türkiye’nin ilk yerli noodle markası Nudo’nun üretim süreci hakkında detaylı bilgiler alan katılımcılar, özel olarak hazırlanan noodle yemeklerinin tadına bakarak lezzet deneyimi yaşadı.

GTD üyesi olan Eriş Un Fabrikası, gazeteciler ve sektör temsilcilerini ağırlayarak Türkiye’nin ilk yerli noodle markası NUDO’nun başarı hikayesini paylaştı.



Hamurumuzda Bilim ve İnovasyon Var

Ziyaret sırasında Eriş Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Abdullah Eriş, firmanın bilimsel Ar-Ge çalışmalarıyla Türk mutfağını dünya pazarında nasıl güçlendirdiğini anlattı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylanan ilk ve tek noodle Ar-Ge merkezi olarak faaliyet gösteren Eriş Gıda, yüksek eğitimli ve uzmanlardan oluşan 22 kişilik ekibiyle yenilikçi gıda ürünleri geliştirmeye devam ediyor.



 Eriş Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Abdullah Eriş, Türkiye’de hızla büyüyen noodle pazarında yerli üretimin önemine vurgu yaparak, “Çocuklarımızın yiyemeyeceği hiçbir ürünü üretmeyeceğiz” diyerek gıda güvenliğine verdikleri önemi ortaya koydu.



Sağlıklı Noodle Deneyimi

Gazetecilere ve misafirlere koruyucu, tatlandırıcı ve renklendirici içermeyen, probiyotikli ve vitamin destekli noodlelar ikram edildi. Eriş Gıda Kurumsal İletişim ve Pazarlama Direktörü Ömer Temel, firmanın vizyonunu paylaşarak “Gıda sektörü bir vicdan işidir, kendi soframıza koymadığımız hiçbir ürünü tüketiciye sunmuyoruz” dedi.



Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe: “Eriş Gıda’nın Başarısını Takdir Ediyoruz”

GTD Başkanı ve Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği Başkanı Gürkan Boztepe23 ülkeye ihracat yapan Eriş Gıda’nın Türk gastronomisinin uluslararası tanıtımına sağladığı katkıyı vurguladı.

Boztepe, “Sağlık, hijyen ve kalite prensiplerinden taviz vermeden, bilimsel çalışmalara büyük yatırımlar yaparak büyüyen Eriş Gıda’yı gururla izliyoruz” dedi ve Dr. Abdullah Eriş’e teşekkür plaketi takdim etti.



Kalite ve Sağlıktan Ödün Vermeyen Üretim Anlayışı

Eriş Gıda Ar-Ge ve Kalite Direktörü Hakan Başdoğan, firmanın üretim anlayışını şu sözlerle özetledi:

"Toplumsal sağlığı tehdit eden unsurlar yasal olsa dahi, Eriş Gıda olarak kullanmayı reddediyoruz. Başarımızın sırrı, doğaya ve insan sağlığına duyduğumuz sorumlulukta yatıyor. Yüksek kalite standartlarıyla, doğal maden suyu kullanarak ürettiğimiz noodle ürünleri, sürdürülebilir gıda inovasyon ödülüne layık görüldü. Hedefimiz, sağlıklı ve katkısız ürünlerle hem Türkiye’de hem de dünya pazarında büyümek."



TÜBİTAK Destekli Ar-Ge ile NUDO ve DUDO Dünya Pazarında

Eriş Gıda’nın Yıldız Teknik Üniversitesi destekli Ar-Ge merkezi sayesinde tamamen doğal ve el değmeden üretilen NUDO ve DUDO markaları, küresel pazarda Türk gıda sektörünün prestijini artırıyor. Firma, sürdürülebilir inovasyon ve sağlık odaklı üretim ilkeleriyle pazar liderliği hedefini güçlendiriyor.

Eriş Gıda, TÜBİTAK destekli projeleri ve Yıldız Teknik Üniversitesi iş birliğiyle kurduğu Ar-Ge merkezi sayesinde katkısız, sağlıklı ve inovatif gıda üretimi konusunda sektör liderliği hedefini sürdürüyor. Firma, dünya piyasasına sunduğu NUDO ve DUDO markalarıyla küresel çapta daha fazla tüketiciye ulaşmayı amaçlıyor.

yilmazparlar@yahoo.com

   Türk Dünyasının Kadim Halkı Karapapaklar, Kalpağı Ve Madalyası

İpekyolu Stratejik Araştırmalar Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı ve Dünya Karapapak Türkleri Birliği Kurucu Genel Başkanı Dr. Seyfullah Türksoy ile yaptığımız söyleşide  Karapapak Türklerinin tarihî kökenleri, göç yolları ve günümüzdeki durumlarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Türk dünyasının bilge sesi, tarih bilinciyle donanmış bir lider, kalemiyle ve fikirleriyle Türk milletine ışık tutan bir münevver...

Dr. Seyfullah Türksoy, sadece bir akademisyen değil, aynı zamanda Türk dünyasının kaderini değiştiren bir dava adamıdır.

Onun bilgi ve vizyonu, Karapapak Türklerinin tarihini, kültürünü ve geleceğini şekillendiren bir pusula gibidir. Bugüne kadar yaptığı çalışmalarla yalnızca bilim dünyasına değil, Türk milletinin yüreğine de dokunmuş olan Dr. Türksoy, Karapapakların kimliğini, tarihini ve haklı mücadelesini anlatan en güçlü seslerden biridir.

Karapapak Türklerinin kökenleri ve tarihi üzerine gerçekleştirdiğimiz bu özel söyleşide, Dr. Seyfullah Türksoy'un değerli görüşleriyle ışık tutuyoruz...

Tarihsel ve Kültürel Bağlam

Karapapak Türkleri kimlerdir? Türk dünyası içindeki tarihî ve kültürel yerleri nedir?

Karapapak kalpağının tarihî ve sembolik anlamı nedir? Bu kalpak, geçmişte kimler tarafından kullanılmıştır?

Karapapak kalpağı sadece bir başlık mıdır, yoksa bir kimlik ve aidiyet sembolü müdür?

Günümüzde bu kalpağı kültürel miras olarak yaşatmak için neler yapılıyor?

Madalyanın Anlamı Ve Önemi

Karapapak madalyası nasıl ortaya çıktı? Kimlere ve hangi kriterlere göre verilmektedir?

Bu madalyanın Türk dünyasındaki önemi ve anlamı nedir?

Madalyanın dizaynı ve sembollerinde hangi anlamlar gizli?

Günümüzde Karapapak Kültürünün Yaşatılması

Karapapak kimliğini ve kültürünü gelecek nesillere aktarmak için hangi çalışmalar yapılmalıdır?

Kültürel mirasın korunması için devletler ve sivil toplum kuruluşları nasıl destek olabilir?



Kadim Bir Türk Boyu, Karapapaklar

Dr. Seyfullah Türksoy'un açıklamalarına göre, Karapapaklar köklü bir Türk boyu olup tarih sahnesine Kıpçaklarla birlikte çıkmıştır. Ancak Kafkasya'ya geldiklerinde Oğuzlarla iç içe geçerek bu toplulukla kaynaşmışlardır. Bu nedenle Karapapak kültüründe hem Oğuz hem de Kıpçak izleri bulunmaktadır.

Karapapak Türklerinin Kafkasya'daki varlığı binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. 11. yüzyılda Gürcü Kralı IV. Davit'in davetiyle Orta Asya'dan Kafkasya'ya 40.000 Karapapak savaşçısı göç etmiştir. Bu askerler, Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan'ın Anadolu'ya yönelik fetih hareketlerinde de yer almış ve tarih sahnesindeki etkilerini sürdürmüşlerdir.

Sürgünler ve Göçler

Karapapakların göçleri sadece savaşlarla sınırlı kalmamış, çeşitli dönemlerde zorunlu sürgünlerle de karşı karşıya kalmışlardır. Özellikle 1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Anadolu'ya büyük göçler yaşanmıştır. Karapapaklar, öncelikle Kars'a yerleşmiş, buradan Anadolu’nun farklı bölgelerine dağılmışlardır. Bugün Türkiye'nin kırktan fazla ilinde Karapapak Türklerinin yaşadığı bilinmektedir.

Sovyetler Birliği döneminde de Karapapaklar büyük acılar yaşamıştır. 1936 ve 1939 yıllarında başlayan sürgünler, en ağır şekilde 14-15 Kasım 1944'te yaşanmıştır. Sovyet lideri Josef Stalin tarafından Çeçenler, Kırım Tatarları, Karaçaylar ve Ahıska Türkleri ile birlikte yaklaşık 98.000 Karapapak Türkü Sibirya ve Orta Asya'ya sürgün edilmiştir. Sürgün sırasında soğuk, açlık ve hastalık nedeniyle binlerce Karapapak hayatını kaybetmiştir. Ancak, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan'daki Türk soydaşlarının desteğiyle hayatta kalanlar yeni yaşamlar kurmayı başarmıştır.

Karapapakların Yayılımı ve Nüfusu

Bugün Karapapak Türkleri, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan, İran ve Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede yaşamlarını sürdürmektedir. Rusya’nın Dağıstan bölgesinde de büyük bir Karapapak nüfusu bulunmaktadır. Moskova ve çevresinde ise sayılarının yüz binleri bulduğu tahmin edilmektedir. İran’da Sulduz, Urumiye, Karadağ ve Tebriz’de önemli Karapapak toplulukları vardır.

Türkiye’de en yoğun Karapapak nüfusu Kars’ta bulunmakta olup, Sivas, Ağrı, Muş, Amasya ve birçok ilde varlıklarını sürdürmektedirler. Türkiye’deki Karapapak nüfusunun yaklaşık 1.5 milyon ila 2 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. Dünya genelinde ise yaklaşık 7 milyon Karapapak Türkü yaşamaktadır.

Borçalı, Karapapakların Anayurdu

Gürcistan’ın Borçalı bölgesi, Karapapakların en yoğun yaşadığı bölgelerden biridir. Borçalı’da 200’den fazla köyde Karapapak Türkleri yaşamaktadır ve toplam nüfusları 500.000 civarındadır. Eğer tarih boyunca yaşanan göçler olmasaydı, bugün Gürcistan’da 2 milyon Karapapak’ın yaşayacağı düşünülmektedir.

Borçalı bölgesi, 1918 yılında kısa süreliğine de olsa bir Karapapak devleti olan ‘Borçalı Karapapak Türk Cumhuriyeti’ne ev sahipliği yapmıştır. Emin Ağacaloğlu önderliğinde kurulan bu cumhuriyet, demokratik, laik ve üniter devlet anlayışına sahip olup, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesiyle büyük benzerlik göstermektedir. Ayrıca geçmişte Borçalı Sultanlığı ve Hanlığı gibi Karapapak yönetimlerine de ev sahipliği yapmıştır.

Kültürel ve Tarihî Miras

Karapapaklar, tarih boyunca sadece savaşçı kimlikleriyle değil, aynı zamanda kültür, sanat, edebiyat ve siyasette de önemli roller üstlenmişlerdir. Osmanlı döneminde Hamidiye Alayları içinde yer alarak büyük kahramanlıklar göstermişlerdir. Bu alayların en meşhur liderlerinden biri, Sultan Abdülhamid tarafından ‘yelesiz aslan’ olarak anılan Mehrali Bey’dir. Osmanlı saflarında Ruslara ve Ermenilere karşı mücadele eden Mehrali Bey, Yemen’de şehit düşmüştür.

Bugün de Karapapak Türkleri, yaşadıkları coğrafyalarda kültürel varlıklarını sürdürerek Türk dünyasının önemli bir parçası olmaya devam etmektedirler. Dr. Seyfullah Türksoy’un vurguladığı gibi, Karapapak Türkleri hem Türkiye’yi hem de Azerbaycan’ı ana vatanları olarak kabul etmekte, aynı zamanda Türkistan coğrafyasıyla da güçlü bağlarını sürdürmektedirler.

Tarih boyunca pek çok zorlukla karşılaşmış olsalar da Karapapak Türkleri, güçlü kimlikleri, savaşçı ruhları ve kültürel miraslarıyla Türk dünyasının önemli bir parçası olmaya devam etmektedirler. Göçler, sürgünler ve savaşlar karşısında direnerek varlıklarını sürdüren Karapapaklar, geçmişten günümüze kadar süregelen birlik ve dayanışma ruhuyla Türk kültürüne önemli katkılar sunmaya devam etmektedirler.



Karapapak Kalpağı ve Karapapak Madalyası, Türk Dünyasının Onur Nişanesi

Türk dünyasının köklü ve asil topluluklarından biri olan Karapapak Türkleri, tarih boyunca cesaretleri, vatanseverlikleri ve kültürel miraslarıyla öne çıkmıştır. Bu kadim topluluğun en önemli simgelerinden biri olan Karapapak Kalpağı, yalnızca bir baş giysisi değil, aynı zamanda bir kimlik ve gurur sembolüdür. Aynı şekilde Karapapak Madalyası, tarihi derinliği ve taşıdığı yüksek anlamla Türk dünyasında özel bir yere sahiptir.

Karapapak Kalpağı, Onurun ve Cesaretin Sembolü

Karapapak Kalpağı, asırlardır bu topluluğun kimliğini temsil eden bir unsurdur. Sadece bir başlık değil, taşıyana cesaret, vakar ve birlik ruhu kazandıran önemli bir semboldür. Osmanlı’dan günümüze kadar gelen bu kalpak, tarih boyunca komutanların, devlet adamlarının ve savaşçılarının başını süslemiştir. Soğuğa karşı koruyucu yapısıyla bilinen bu özel giysi, Karapapakların zorlu coğrafyalarda verdikleri mücadeleyi ve dayanıklılıklarını simgeler. Dr. Seyfullah Türksoy’un bu konuda yaptığı vurgular, kalpağın sadece fiziksel değil, aynı zamanda manevi bir güç kaynağı olduğunun altını çizmektedir:

“Karapapak Kalpağı, yalnızca bir giysi değil, Türk dünyasının gururunu ve şerefini taşıyan bir semboldür. Onu taşıyan kişi, köklü bir mirasın temsilcisi olur.”

Karapapak Madalyası, Şanlı Bir Geçmişin Onurlu Yansıması

Karapapak Madalyası, Türk dünyasına hizmet eden, kültürel mirası yaşatan ve milletine değer katan kişilere verilen prestijli bir nişandır. Bu madalya, sadece üstün başarıların ve fedakârlıkların ödüllendirilmesi değil, aynı zamanda tarihi bir sorumluluğun gelecek nesillere aktarılmasını temsil eder. Madalyanın tasarımında kullanılan her bir sembol, Karapapakların tarihsel misyonunu ve ruhunu yansıtmaktadır.

Dr. Seyfullah Türksoy, Karapapak Madalyası’nın Türk dünyasındaki önemine şu sözlerle dikkat çekiyor:

“Bu madalya, sadece bir ödül değil; geçmişten geleceğe uzanan bir köprüdür. Karapapakların kahramanlık ruhunu, azmini ve birlik anlayışını temsil eder.”

Madalyanın kimlere ve hangi kriterlere göre verildiğine dair açıklamalarda bulunan Dr. Türksoy, ödülün sadece bireysel başarıları değil, topluma ve Türk dünyasına sağlanan katkıları da göz önünde bulundurduğunu belirtiyor. Madalyayı alan her birey, sadece kendisi için değil, aynı zamanda Türk milletinin ortak gururu için bu onuru taşımaktadır.



Karapapak Kültürü, Geçmişten Geleceğe Taşınan Değerler

Karapapak Türkleri, kültürel miraslarını yaşatmaya ve genç nesillere aktarmaya büyük önem vermektedir. Geleneksel kıyafetlerinden müziklerine, sanatsal üretimlerinden tarihî miraslarına kadar birçok alanda kendine özgü bir kimlik oluşturan bu topluluk, Karapapak Kalpağı ve Madalyası gibi sembollerle varlığını daha da güçlü bir şekilde ortaya koymaktadır.

Bu nedenle, Karapapak Kalpağı ve Madalyası’nın önemi sadece geçmişe dair bir nostalji değil, aynı zamanda geleceğe dair bir yön gösterici olarak da değerlendirilmektedir. Dr. Seyfullah Türksoy’un liderliğinde yürütülen çalışmalar, bu kültürel değerlerin korunması ve tanıtılması için büyük bir adım niteliğindedir.

Karapapak Ruhu Yaşatılmaya Devam Ediyor

Karapapak Türklerinin onurlu geçmişi, bugün de kalpakları ve madalyalarıyla yaşatılmaya devam ediyor. Karapapak Kalpağı, asil bir kimliği ve mücadele ruhunu temsil ederken, Karapapak Madalyası ise bu kimliği hakkıyla taşıyanlara verilen en yüksek onur nişanlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Dr. Seyfullah Türksoy’un öncülüğünde bu değerlerin yaşatılması ve yeni nesillere aktarılması, Türk dünyasında kültürel birlikteliğin ve mirasın sürdürülebilirliği açısından büyük bir önem taşıyor.

Tarih boyunca cesaretin, vatan sevgisinin ve kültürel bağlılığın en güçlü temsilcilerinden biri olan Karapapaklar, kalpaklarıyla kimliklerini, madalyalarıyla ise bu onuru gelecek nesillere taşımaya devam ediyorlar. Bu miras, yalnızca bir topluluğun değil, tüm Türk dünyasının ortak gururu olmaya devam edecek.

yilmazparlar@yahoo.com

  Türkiye, Karayolu Taşımacılığında Rekor Kırdı

UND, Türkiye’nin Lojistik Gücü Dünyaya Yön Veriyor

Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), Türkiye’nin lojistik sektöründeki lider güclerden biri olarak küresel ticaretin en önemli aktörlerinden biri haline gelmeye devam ediyor. 1974 yılından bu yana, Türk taşımacılık sektörünü dünyada zirveye taşıyan UND, her geçen gün büyüyen ve gelişen yapısıyla sektöre yön vermeyi sürdürüyor.



Lojistik Sektörü Yeni Zirveyi Gördü, 2 Milyon 95 Bin Sefer

Türkiye, uluslararası karayolu taşımacılığında yeni bir rekora imza attı. 2024 yılında 2 milyon 95 bin ihracat seferi gerçekleştirilerek, sektör tarihindeki en yüksek seviyeye ulaşıldı.

Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) tarafından yapılan açıklamada, karayolu taşımacılığının, Türkiye'nin lojistik üs olma yolundaki en kritik unsurlarından biri haline geldiği vurgulandı.

UND'nin 5 Şubat 2025 Çarşamba günü  Genel Merkez'de düzenlediği değerlendirme toplantısında, 2024 yılının sektörel analizleri ve geleceğe dair beklentiler paylaşıldı.

UND Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aras, "Karayolu, Türkiye ekonomisi için vazgeçilmez bir büyüke sahip. Pandemi, savaşlar, denizyolunda yaşanan krizler ve tedarik zincirindeki aksaklıklar nedeniyle karayolunun önemi artmaya devam ediyor" dedi.



Türkiye'nin Dış Ticaretteki Gücü, Karayolu Taşımacılığı

Türkiye, Avrupa ile Orta Asya arasında bir lojistik köprü konumunda bulunuyor. UND verilerine göre, dünya ticaretinin %85'i denizyoluyla yapılırken, Türkiye'nin ihracatının %41'i (107 milyar dolar) karayoluyla gerçekleştirildi. 2022'de 2 milyon 78 bin sefere ulaşan uluslararası karayolu taşımacılığı, 2023'te 2 milyon 26 bine gerilese de, 2024'te yeniden yükselişe geçerek 2 milyon 95 bin seviyesine ulaştı.

Başkan Aras, "Karayolu, hem ticari ürünlerin zamanında teslim edilmesini sağlayan kritik bir lojistik ağ hem de döviz kazandıran bir sektör. Gelecekte de bölgesel gelişmelerle birlikte, uluslararası ticaretteki payı daha da artacaktır" ifadelerini kullandı.



Karayolu Taşımacılığı, Türkiye'nin Döviz Kaynaklarından Biri

UND verilerine göre, uluslararası karayolu taşımacılığı sektörü, 2023'te 6 milyar dolar hizmet ticareti geliri elde etti. Toplam taşımacılık sektörü ise 40 milyar dolarlık bir hacme ulaştı. Aras, "Türkiye'nin transit ülke olabilmesi için mevzuat düzenlemelerimizi hızla yapmalıyız. Bu sayede, hizmet ihracatında turizmin önüne geçebiliriz" dedi.

En Fazla Taşıma Irak'a

2024 yılında en fazla ihracat seferi yapılan ülke 492 bin seferle Irak oldu. Suriye 189 bin seferle ikinci, Almanya 146 bin seferle üçüncü sırada yer aldı. Avrupa'ya toplamda 897 bin ihracat taşıması yapılırken, bunun %65'ini Türk plakalı araçlar gerçekleştirdi.

Orta Doğu Ve Orta Asya, Ana Hedef Pazarlar Oldu

Toplam ihracat taşımalarının %57’si Orta Doğu ve BDT-Orta Asya bölgelerine gerçekleştirildi. Kafkaslar ve Orta Asya'ya yapılan 367 bin taşıma bir önceki yıla göre %4 azalırken, Orta Doğu'ya yapılan 816 bin ihracat seferi %6'lik bir artış gösterdi.



Küresel Lojistikte Kilit Oyuncu, Türkiye

Başkan Aras, Türkiye'nin önemli lojistik koridorlarının merkezinde olduğuna dikkat çekerek, Orta Koridor’un giderek artan önemi, Kalkınma Yolu ve Zengezur Koridoru’nun devreye girmesiyle Türkiye'nin küresel ticaretteki rolünün daha da artacağını belirtti. "Türkiye, Avrupa ve Asya arasındaki en kritik geçiş noktalarından biri. Bunu taçlandırarak lojistikte dünya gücü olmamız gerekiyor" dedi.



UND’nin 2025 Hedefleri Ve Sektörel Gelişmeler

2024 yılında UND, lojistik sektöründeki sorunlara çözüm arayışlarını hızlandırdı.

Kadın istihdamını arttırmak için "Kadın Sürücü Akademisi" projesi hayata geçirilecek.

Sürücü vize sorunları ile ilgili Avrupa Birliği ve BM ile

UND, AB'den Resmi Akreditasyon Aldı

Brüksel'deki Temaslar Daha Etkin Yürütülecek

Türkiye'nin uluslararası taşımacılık alanındaki en güçlü temsilcilerinden Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), Avrupa Birliği tarafından yürürlüğe konulan yeni akreditasyon sistemi kapsamında 23 Ocak 2025 itibarıyla resmi olarak AB tarafından akredite edildi.

Bu önemli gelişme, UND'nin uzun yıllardır Türkiye-AB hukuku çerçevesinde yürüttüğü etkin lobi faaliyetleri ve Brüksel'deki güçlü temaslarının bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Akreditasyon sayesinde dernek, AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu gibi önemli kurumlarla olan iletişimini daha sistemli ve etkili bir şekilde sürdürebilecek.

Sektörün Geleceğine Yön Veren Adımlar

UND Başkanı, 2025 yılı planlarını açıklayarak sektör için kritik başlıklara değindi. Ulaştırma Koridorları ve Suriye ile ticaret öncelikli konular arasında olacak. Başkan, Suriye’de normalleşme sürecinin taşımacılığı canlandıracağını belirtti ve gelişmeleri yakından takip ettiklerini vurguladı.

Sektörün gelişimi için kritik alanlara dikkat çeken UND, şu başlıklarda yoğun çalışmalar sürdürecek:

Sınır kapılarında ve iç gümrüklerde geçişlerin hızlandırılması için reformlar,

Sürücü vizeleri konusundaki engellerin kaldırılması,

Gümrük Mevzuatı ve lojistik performansının artırılması,

Taşımacılık maliyetlerinin düşürülmesi için stratejik hamleler,

AB Yeşil Mutabakatı ve sınırda karbon düzenlemesi kapsamında sektörü adapte etmek,

Dijitalleşme ve teknolojik dönüşümün hızlandırılması.

Türkiye'nin kara taşımacılığında küresel rekabet gücünü artırmak için UND, 2025 yılında da etkili adımlar atmaya devam edecek.

UND, karayolu taşımacılığı, gümrükleme süreçleri, dijitalleşme, yeşil lojistik ve uluslararası rekabet gücü gibi kritik alanlarda Türkiye’nin dünya sahnesindeki konumunu güçlendiriyor. Türk lojistik sektörünü küresel ticarette ön plana çıkarmak, sektör profesyonellerini desteklemek ve uluslararası arenada Türkiye’nin taşımacılık sektörünü en iyi şekilde temsil etmek UND’nin en büyük misyonlarından biri olarak dikkat çekiyor.

tilmazparlar@yahoo.com

 Ümit Özdağ’ın Tutuklanması ve Sonrasında Türkiye’nin Demokrasi Sınavı

Özdağ’ın Tutuklanması ve Hukuksal Süreç

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Silivri Cezaevi’ne konulması, Türkiye’nin siyasi ve hukuki yapısını bir kez daha tartışmaya açtı.

Mevcut iktidar açısından bu tutuklama, hukuki zeminde herhangi bir rahatsızlık oluşturmayacak gibi görünüyor.

Ancak, esas tartışma konusu Özdağ’ın cezaevine girmesi değil, çıkması olacaktır. Türkiye’de siyasi aktörlerin yargı süreciyle karşı karşıya kalması sıkça rastlanan bir durumken, muhalif bir liderin hapse atılması, demokrasi ve hukukun üstünlüğü açısından ciddi soru işaretleri yaratıyor.





Özdağ’ın Serbest Kalmasının Siyasi Önemi

Özdağ’ın tahliyesi, yalnızca hukuki bir süreç olarak değerlendirilmemeli; aynı zamanda Türkiye’nin demokrasi algısını uluslararası düzeyde etkileyecek bir olaydır.

Türkiye, demokratik değerler konusunda örnek bir ülke olma yolunda ilerlerken, Özdağ gibi ulusalcı ve devletçi çizgisi net bir liderin özgürlüğü, ülkenin ifade özgürlüğüne verdiği önemin bir göstergesi olacaktır.

Eğer Özdağ’a yönelik tutuklama kararları, siyaseten bir sindirme girişimi olarak görülürse, bu durum Türkiye’nin küresel imajına zarar verebilir.

Liderlik ve Türkiye İçin Stratejik Bir Figür

Prof. Dr. Ümit Özdağ, yıllardır akademik ve siyasi çevrelerde milliyetçi duruşuyla tanınan, Türkiye’nin geleceğine dair önemli öngörülerde bulunan bir isimdir.

Türkiye için stratejik öneme sahip konularda yaptığı açıklamalar, özellikle güvenlik, göç politikaları ve milli birlik gibi meselelerde etkili olmuştur.

Özdağ’ın cezaevinden çıkışı, yalnızca bir siyasi figürün serbest kalması anlamına gelmeyecek; aynı zamanda milli bilinç ve demokratik değerlerin de yeniden güçlenmesi açısından önemli bir dönemeç olacaktır.

Türkiye’nin Özgürlük ve Demokrasi Yolunda Sınavı

Türkiye’nin demokrasi ve özgürlükler konusunda dünyaya örnek olabilmesi, farklı siyasi görüşlere sahip liderlerin de adil bir yargı süreciyle karşı karşıya olup olmadığına bağlıdır.

Özdağ gibi kararlı ve etkin bir liderin ifade özgürlüğü kapsamında korunması, Türkiye’nin hukuki güvence anlayışını güçlendirecektir.

Eğer Özdağ’ın serbest kalması, Türkiye’nin siyasi ve hukuki yapısı için bir kazanım olarak görülürse, bu durum ülkenin uluslararası arenada daha güçlü bir demokratik duruş sergilemesini sağlayacaktır.

Türkiye İçin Kritik Bir Dönemeç

Ümit Özdağ’ın cezaevine girmesi kadar çıkışı da Türkiye’nin geleceği açısından belirleyici bir gelişme olacaktır.

Hukukun üstünlüğü, demokratik değerler ve ifade özgürlüğü açısından Türkiye’nin dünya sahnesindeki konumu, bu sürecin nasıl yönetileceğine bağlıdır.

Eğer iktidar, Özdağ’ın siyasi duruşunu ve liderliğini takdir eden bir tutum sergilerse, bu Türkiye için uzun vadeli bir kazanç olacaktır. Özgür ve adil bir Türkiye ideali, yalnızca bir liderin değil, tüm toplumun kazanımı olacaktır.

yilmazparlar@yahoo.com